Dünya pirinç üretimi rekor kıracak

BM Gıda ve Tarım Örgütü, dünya pirinç üretiminin bu yıl rekor kırmasını beklediğini, ancak artan talep ve ihracata konulan yasakların en azından kısa dönemde fiyatları yüksek tutacağını bildirdi. 

MİLANO - BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) pirinç uzmanı Concepcion Calpe, yaptığı açıklamada, “İlk tahminlerimize göre, 2008’de dünya pirinç üretimi yüzde 2.3 artarak, yeni rekor seviyesi olan 666 milyon tona ulaşacak” dedi.

Asya’da pirinç üretiminin ilk kez bu yıl 600 milyon tonu geçerek, 605 milyon ton olacağını ifade eden Calpe, Afrika’da pirinç üretiminin yüzde 3.6 artarak 23.2 milyon tona, Latin Amerika ve Karayip Adaları’nda da yüzde 7.4 artarak 26.2 milyon tona çıkacağını belirtti. Calpe, diğer ürünlerle olan rekabet nedeniyle pirinç üretiminin Avustralya, ABD ve Avrupa’da artmayacağını kaydetti.

FİYATLAR YÜKSEK KALACAK
Gelecek aylarda ihracata konulan kısıtlamalar hafifletilmediği sürece fiyatların en az 2008 yılının üçüncü çeyreğine kadar yüksek kalmaya devam edeceğini bildiren Calpe, “Şu anda önde gelen ihracatçılardan sadece Tayland, Pakistan ve ABD, pirinci herhangi bir kısıtlama olmadan ihraç ediyor” dedi.

Dünya pirinç ticaretinin, genellikle ihracata konular yasaklar yüzünden bu yıl yüzde 7 düşerek 28,8 milyon ton azalacağını bildiren Calpe, gelecek aylarda havaların uygun olması ve ihracat konulan yasakların kaldırılması halinde bile, fiyatların artan akaryakıt, gübre ve tarım ilacı fiyatları nedeniyle üretim maliyetlerinin arttığı 2007 yılı seviyelerine dönmesinin mümkün olmadığını ifade etti.

Dünya pirinç stoklarının, 2008 satış mevsimi kapanışında 105.2 milyon ton olmasının beklendiğini belirten Calpe, 379 milyon tonu gıda tüketimi olmak üzere bu yıl dünya pirinç tüketiminin yüzde 2 artarak 437 milyon ton olmasının beklendiğini de kaydetti.

FAO Pirinç Fiyatı Endeksi’ne göre, pirinç fiyatları Aralık 2007 ve Nisan 2008 arasında yaklaşık yüzde 76 arttı.

IMF'de son durum 

MAFHİ EĞİLMEZ

Dünya pirinç üretimi rekor kıracak BM Gıda ve Tarım Örgütü, dünya pirinç üretiminin bu yıl rekor kırmasını beklediğini, ancak artan talep ve ihracata konulan yasakların en azından kısa dönemde fiyatları yüksek tutacağını bildirdi. MİLANO - BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) pirinç uzmanı Concepcion Calpe, yaptığı açıklamada, “İlk tahminlerimize göre, 2008’de dünya pirinç üretimi yüzde 2.3 artarak, yeni rekor seviyesi olan 666 milyon tona ulaşacak” dedi. Asya’da pirinç üretiminin ilk kez bu yıl 600 milyon tonu geçerek, 605 milyon ton olacağını ifade eden Calpe, Afrika’da pirinç üretiminin yüzde 3.6 artarak 23.2 milyon tona, Latin Amerika ve Karayip Adaları’nda da yüzde 7.4 artarak 26.2 milyon tona çıkacağını belirtti. Calpe, diğer ürünlerle olan rekabet nedeniyle pirinç üretiminin Avustralya, ABD ve Avrupa’da artmayacağını kaydetti. FİYATLAR YÜKSEK KALACAK Gelecek aylarda ihracata konulan kısıtlamalar hafifletilmediği sürece fiyatların en az 2008 yılının üçüncü çeyreğine kadar yüksek kalmaya devam edeceğini bildiren Calpe, “Şu anda önde gelen ihracatçılardan sadece Tayland, Pakistan ve ABD, pirinci herhangi bir kısıtlama olmadan ihraç ediyor” dedi. Dünya pirinç ticaretinin, genellikle ihracata konular yasaklar yüzünden bu yıl yüzde 7 düşerek 28,8 milyon ton azalacağını bildiren Calpe, gelecek aylarda havaların uygun olması ve ihracat konulan yasakların kaldırılması halinde bile, fiyatların artan akaryakıt, gübre ve tarım ilacı fiyatları nedeniyle üretim maliyetlerinin arttığı 2007 yılı seviyelerine dönmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Dünya pirinç stoklarının, 2008 satış mevsimi kapanışında 105.2 milyon ton olmasının beklendiğini belirten Calpe, 379 milyon tonu gıda tüketimi olmak üzere bu yıl dünya pirinç tüketiminin yüzde 2 artarak 437 milyon ton olmasının beklendiğini de kaydetti. FAO Pirinç Fiyatı Endeksi’ne göre, pirinç fiyatları Aralık 2007 ve Nisan 2008 arasında yaklaşık yüzde 76 arttı. AA Güncelleme: 15:38 TSİ 12 Mayıs 2008 Pazartesi Ocak 2006 itibarıyla 184 üyesi ve bu üyelerden alınan 312 milyar dolarlık toplam kotası bulunan IMF'den halen bir düzenlemeye dayalı olarak destek kullanmakta olan üye ülke sayısı 43'tür.
Bu 43 ülkenin, Türkiye'nin de aralarında yer aldığı 11'i IMF ile bir stand-by düzenlemesi içindedir. Halen geçerli stand-by düzenlemelerinin toplam tutarı 14.2 milyar dolardır ve bu tutarın 9.6 milyar doları, yani yüzde 68'i Türkiye'ye aittir. Türkiye bunun 7.2 milyar dolarlık bölümünü henüz kullanmamış durumdadır. Halen geçerli bir stand-by düzenlemesi içinde bulunan 43 ülkenin geçmişte kullandıkları ve halen kullanmakta oldukları IMF imkânları nedeniyle IMF'ye borçlarının toplamı 19 milyar dolardır. Bunun yüzde 78'ine denk gelen 14.8 milyar dolarlık bölümü Türkiye'ye ait bulunmaktadır. IMF'ye stand-by düzenlemelerinden dolayı en borçlu ülke olan Türkiye'yi 2.3 milyar dolarlık borçla Uruguay ve 658 milyon dolarlık borçla Bulgaristan izlemektedir.
IMF'den destek kullanan ya da kullandığı desteği ödemekle uğraşan 43 ülkenin ikisi IMF'den süresi uzatılmış bir düzenleme karşılığı fon desteği kullanmaktadır. Bunların kullandığı toplam tutar 1.2 milyar dolar ve geçmişteki kullanımlarından gelen borçların da dikkate alınmasıyla IMF'ye kalan borçları toplamı 1.2 milyar dolardır. Bunları da yukarıdaki stand-by düzenlemeleriyle birlikte düşünürsek Sırbistan Karadağ toplamda 876 milyon dolarlık borçla Bulgaristan'ın yerine üçüncülüğe çıkmaktadır.
Söz konusu 43 ülkenin 30'u IMF'nin en fakir ülkelere sağladığı 'fakirliği azaltma ve büyüme kolaylığı'ndan yararlanmaktadır. Bu ülkelere verilen IMF desteğinin toplam tutarı 3.9 milyar dolardır. Aralarında Ermenistan, Gürcistan, Bangladeş, Tacikistan, Kırgız Cumhuriyeti gibi ülkelerin de bulunduğu ve çoğunluğu Afrika ülkelerinden oluşan bu grubun IMF'ye borcunun toplamı 2.6 milyar dolardır. Bu ülkeler arasında IMF'ye en yüksek borçlu ülke 800 milyon dolarlık bir borç toplamıyla Kongo'dur. Kongo'yu, 312 milyon dolarlık borçla Bangladeş ve 275 milyon dolarlık borçla Kamerun izlemektedir.
Şimdi gelelim IMF'nin 184 üyesi arasında halen bir düzenleme ilişkisi içinde bulunan 43 üyesinden en borçlu konumda olan ülke Türkiye'nin IMF'ye borcunu ne kadar zamanda ve nasıl ödeyeceğine.
Türkiye'nin halen devam etmekte olan 20. stand-by'dan gelen ve henüz kullanmadığı 7.2 milyar dolarlık tutarın nasıl ve ne zaman kullanılacağı iki tarafın anlayış ve yaklaşımlarına bağlı bulunmaktadır. O nedenle bu tutarı hesaplamalara bu aşamada katamıyoruz. Bunu bir kenara bırakarak mevcut 14.8 milyar dolarlık anapara borcunun geri ödenme takvimini şöylece özetleyebiliriz: 2006'da 7.2, 2007'de 5, 2008'de 1.6 ve 2009'da 1 milyar dolar. Bunlara ilişkin faiz ödemelerinin takvimi de şöyledir: 2006'da 687, 2007'de 256, 2008'de 91 ve 2009'da 33 milyon dolar. Demek ki eğer 20. stand-by düzenlemesiyle getirilen ve halen kullanılmadan bekleyen 7.2 milyar dolarlık bölümü dikkate almazsak geri ödemelerde en sıkıntılı dönemin 2006 ve 2007 yılında olacağı ve ondan sonra bu yükün çok düşeceği anlaşılıyor. Aslında Türkiye'nin IMF'ye geri ödemelerde en sıkıntılı olduğu yıl 2005 yılıydı. Türkiye 2005 yılında IMF'ye 7.6 milyar dolar anapara ve 930 milyon dolar da faiz ödedi.
2006 yılında yapılacak olan kamu kesimi dış borç ödemeleri toplamı olan 18 milyar doların aşağı yukarı yüzde 45'i IMF'ye yapılacak geri ödemeden kaynaklanmaktadır. Önemli olan bu borçların yeni borçlanmalarla değil özelleştirme vb gibi gelirlerle ödenerek düşürülmesidir. Aksi takdirde borçlar yer değiştirmiş ve sorun devam etmiş olur.    
                                                                  http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=176426

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------